Kafkasyadan Göçle Kurulan Bir Adige Köyü
Köyün
kuruluşu ; 1864 sonrası Kafkasya’daki Rusların baskısından ve zulmünden Türkiye’ye göç eden Çerkes kökenli ailelerin değisik zamanlarda Balikesir Manyas’ın , Eşen bölgesine gelmesiyle başlar . Bir süre bölgede konaklayan
aileler kendilerine yerleşmek için arazi aramaya başlar ve merkezi (şu
ankı köyün 2 km kuzeybatısı) Baraka diye bilinen bölgede kurulu olan Rum çifliği Salmastra’yı
bulup , 1891 yılında satın alırlar . Çiftlik arazisi 36 hane arasında alım gücü içerisinde paylaştırılır
ve köy yerleşimi olarak ciftlik merkezinin 1.5 km güneyi seçilir ( şu an
Eski Köy diye bilinen bölge) .
Susurluk Çayı’nın
su baskınlarından bıkmış ve göçler nedeniyle yok olmaya
yüz tutmuş olan 8-10 hanelik ufak bir (şu anki köyün yaklasık 7 km kuzeybatısı) muhacir köyü olan Dümbe ‘deki ailelerde kurulan çerkes köyüne katılarak
, köye Dümbe ismini veririler . Köy arazisi civardaki baska arazilerin alınmasıyla büyümüş ve yıllar boyunca
göc eden diger ailelerle çoğalmaya devam etmistir
Köyün ovada kurulu oluşu
ve akıntı kanallarının olmayışı , sel ve yağmur
sularının köy arazinin bir cok kısmını kullanılamaz olarak bırakmış ve zamanın
tarım makinazasyonun eksikliği , arazilerin çoğunun işlenememesine sebep olmuştur . Uzun zaman çekilmeyen büyük su birikintileri , tifo , kolera vb. bir çok hastalığa sebep vermiş
ve zaman zaman köy halkından bir çok kişinin ölümüne neden olmuştur . Halkın kullandığı
arazi ancak elindeki hayvan gücüyle işleyebildiği için çoğunlukla temel gıda maddelerini yetiştirmeye
dayalı ürünler olmuştur . Ekili alanlar harici kalan yerlerin çoğu ağaclık , tufalık ,çalılık
, bataklık ve ekilemeyipte boş kalan yerlerde hayvanlar için çayır ve mera amaçlı kullanılmıştır
.
Kuruluşundan bu yana köye sorun olmaya devam eden
Susurluk Çayı , 1940 yıllarda yönü Çeltikçi Köyü yakınlarından değiştirilerek köye yarım
km. lik bir mesafeye taşınarak daha fazla problem olmaya başlar . İlk zamanlar etrafına inşa
edilen su setlerinin yetersizliği tehlike yaratarak , köy halkını sürekli tedirgin etmiştir .
Uzun yıllar bölgede yaşanan sıkıntılar nedeniyle
, 1954 yılında devlet teşviği ve desteği ile köyün yerinin değistirilmesini köy halkıda
kabul eder ve şu anki tepelik bölge yerleşim birimi olarak seçilir .
Köy halkı tarafından sahip olunan bölge devlet tarafından sahiplerine parası ödenerek alınıp,
belli bir plan ve projeye göre yerler parsellenerek , hanelere ; yarısı bağıs diğer yarısıda
geri ödemeli olarak tekrar dağıtılır . Köyün kuruluş projesi 3 tür ev yapımında planmış
ve tüm evler sahipleri tarafından kendi katkılarıyla değiştirilmedigi sürece aynı kalmıştır
. Parseller ; projedeki dağıtımı hanelerin büyüklüğüne göre şu sekilde olmuştur ; 700 m2
, 1000 m2 ve 1500 m2 . Devlet tarafından sağlanan insaat malzemeleri , ustalar , kalfalar, eski köyde kurulan geçiçi tuğla atölyelerinin faaliyetlerine başlamasıyla , 1954 yılında başlayan
taşınma ve yerleşme dönemi 1957 yılında tamamlanır .
Kuruluşundan bu yana ismi Dümbe olan köy 27 Mayıs 1960 Askeri
Devrimi sonrası çıkarılan yasa gereği , 1962 yılında ; Esentepe ,Işıklar ve Yolağzı
seçenekleri içerisinden Yolağzı seçilirek değiştirilir .
4 Ekim 1964 te bölgede yaşanan
6.4 şiddetindeki deprem , köy halkından kimsenin ölümüne yol açmamışsada evlerin çoğunda hasara
sebep vermiştir . Deprem sonrası hasar gören evler tekrar onarılmış
ve daha sonraki yıllardada sağlamlığını arttırmak ve büyütmek amaçlı olarakta bir
çok değişikliğe uğramıştır .
Köy kurulduğundan bu yana Çerkes aileler ve diğer etnik kökenli ailerin yerleşmesiyle büyümüştür . Karacabey
Harası'na (TİGEM) yakınlığından dolayı yerleşim bölgesi olarak fazla ilgi çekmiştir
. Karacabey Harası'nın yarattığı iş imkanlarından faydalanarak çalışma amacıyla
gelerek yerleşen bir çok aileler olmuştur. Köyde şu an 200 civarında aile yasamaktadır.
Köyde Shapsıg, Abzeh, Bjedug, Ubıh, Kabardey ve Dağıstanlılar ve Türkler bir aradadır. Abreg,
Havur, Bırç, Berzeg, Ted, Avulh, Çeremid, Brend, Hatepsh, Çey, Lııf, Zıuv, Kınık köyde
yaşayan ailelerdir. Shapsıg ve Abzeh dilleri birlikte konuşulmaktadır, ancak anadili konuşma oranı
düşüktür.
Köy
halkının asıl geçim kaynağı tarım üzerinedir . Karacabey ve civarında kurulan bir çok tarım
ürünleri işleyen işletmeler sebebiyle , köyde çoğunlukla sulu tarım yapılmaktadır . Hayvancılık ;
arazinin tarıma daha elverişli olması sebebiyle fazla gelişmemesinin yanında , tarımla uğraşan
bazı aileler ek kaynak olarak halen büyük baş hayvancılığı yapmaya devam etmektedir . Bunun
yanında halkın bir kısmı Karacabey bölgesindeki işletmeler ve Karacabey Harası'nda çalışmaktadır
.